Gözaltına alınan veya tutuklanan işçiye kıdem tazminatı

Tutuklanan işçinin kıdem tazminatı varmı, tutuklanan işçiye kıdem tazminatı ödenir mi, gözaltına alınan işçinin durumu, hapse giren işçi kıdem tazminatı, cezaevine giren işçi kıdem tazminatı...

4857 sayılı İş Kanunu’nda işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması durumunda, işverene iş sözleşmesini tek taraflı fesih hakkı düzenlenmiştir. Bu durumda, işçinin işyerindeki kıdemine göre belirlenen ihbar süresini aşmış olmak kaydıyla kıdem tazminatı ödenerek iş sözleşmesi feshedilebilecektir (İK md.25/4). Örneğin, 5 yıllık hizmeti olan bir işçi, işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklanıyor ve cezaevine gönderiliyor. İşçinin işine devamsızlığı 8 haftalık bildirim süresini aşmış ve işçi yine de işine dönememişse; işveren bu sürenin sonunda işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdirebilir. Ancak işveren, işçinin çalışma süresini dikkate alarak kıdem tazminatını ve geriye dönük başka alacakları varsa bunları ödemesi gerekecektir.
Diğer yandan, uygulamada tartışma yaratan bir sorun da, işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanan işçinin iş sözleşmesi işverence bildirimsiz olarak feshedilirse, kıdem tazminatının ödenip ödenmeyeceği hususudur. Konuyla ilgili olarak doktrindeki bazı yazarların görüşleri ile yüksek mahkemenin kararları farklılık arz etmektedir.

İşyeri dışında işlediği bir suç nedeniyle tutuklanan işçinin, işine devam edememesi hali, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II’deki tazminatsız fesih nedenlerinden sayılmamaktadır. Bu durumun 25/lV’e göre işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması halinde iş sözleşmesi haklı nedenle ve derhal feshedilir. Ancak, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller dışında bir durum olduğu düşünülerek kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. Ayrıca, Yüksek mahkeme kararlarında tutuklamanın haklı ya da haksız oluşuna göre bir ayırıma gidilmemiştir.
Doktrinde, Yargıtay’ın çözüm şekline uygun düşünce serdedenler bulunduğu gibi, bu çözümü eleştirenler de vardır. Örneğin Ekonomi, Yargıtay’ın İş Kanunu’nun 25/lV maddesini işçinin kusurlu olup olmadığı ayrımını yapmadan uygulamasına karşı çıkmakta; sözü edilen hükmün kusuruyla tutuklanan işçinin davranışına uygulanamayacağını, bu durumun bir fesih sebebi olmayacağını, kıdem tazminatına da hak kazandıramayacağını öne sürmektedir.
Diğer yandan, Kutal, gibi doktrindeki diğer yazarlar ise, yüksek mahkemenin kararları yönünde görüş belirterek işçinin kusuru dışında tutukluluk hali, işçi bakımından bir kusursuz ifa imkânsızlığı yaratacağından, işçinin tutuklanması halinin İş Kanunu’nun 25/lV bendi anlamında kabul edilmesinin isabetli olacağı görüşünü savunmaktadırlar [1].
Yüksek mahkeme verdiği pek çok kararda, tutuklanma sebebiyle vaki işe devamsızlığın iradi olmadığını tutuklanan işçinin iradi olarak değil, cezaevinde bulunduğu için iradesi dışında işe devam edemediğini; işçinin tutuklanmasına neden olan suç kendi suçu olsa da işçinin suç işleme kastının Ceza Hukuku yönünden cezalandırıldığını; bu sebeple tutuklanan işçiyi kıdem tazminatından mahrum kılmanın ikinci kez cezalandırılması anlamına geleceğini belirterek işçinin devamsızlığının haklı bir nedene dayandırılmasını; böylece işverenin Kanunun 25/II-g’ye göre devamsızlığa değil,” işverenin sözleşmeyi feshinin Kanun’un 25’inci maddesinin lV numaralı bendine uygun olarak feshedilerek kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğini belirtmiştir”

0 yorum :

Yorum Gönder

Bu yazıyı okudunuz mu
 
Ana Sayfa | Reklam Ver | İletişim
Copyright © 2013. SGK Bilgileri - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalama yapılamaz!..

-->